Hurriyet

6 Aralık 2010 Pazartesi

Turkiye radikal derecede laik bir ulke

Gecenlerde bircok milletten kisinin bulundugu bir yemege katildim. Grupta bir Israilli bir de Filistinli iki arkadasim da vardi. Daha tabaktaki yemeklere ilk catali batirmadan basladilar tartismaya, oyle sakin bir konusma da degildi yaptiklari, dupeduz kavgaya tutustular. Israilli diyor ki "ben Filistinlilerin derdini anlamiyorum, o topraklar bizim icin kutsal ve sizin de buna saygi gostermenizi bekleriz." Filistinli ise acti agzini, yumdu gozunu: "O kutsal dedigin topraklar bir zamanlar bizim olan ve sizin su anda isgal ettiginiz topraklar!" Tartisma oyle atesli bir hal aldi ki biz de ister istemez katildik, gecenin anlamina hic uymamasina ragmen. Tabi tartisma ustu kapali bir sekilde din eksenine kaymaya basladi, malum Israilliler'in argumani oralarin kendilerine ait  "kutsal topraklar"  oldugu yonunde. Ve durduk yerde gruptan bir Avusturyali dedi ki: "Zaten dunyanin gidisayi hic iyi degil. Baksaniza Turkiye'ye, nereye gittigi belli degil! Ordusu da fazla buyuk ve guclu, boyle demokrasi mi olur". Buyurun buradan yakin! Yani arkadas demeye getiriyor ki Turkiye Islami bir rejim olma yolunda almis basini gidiyor. Ordusu da gereginden fazla guclu, mazallah Yunanistan'i filan isgal ederlerse dayanirlar gene bizim Viyana kapilarina. Gulmeyin, vallahi abartmiyorum, tipik Avrupali'nin dusuncesi bu. Kotu baslayan geceyi daha da berbat etmemek adina bu arkadasla it dalasina girmedim, topu tekrar Filistin ve Israilli arkadaslara ativerdim. Gecemiz de zaten basladigi gibi tatsiz bir sekilde sona erdi.

Uzun suredir Avrupa'da yasiyorum, siyasi atmosferi ve sokaktaki insanin ne dusundugunu az da olsa okuyabiliyorum artik. Avrupa ulkeleri birbirlerinden cok cok farklilar. Balkanlar'in tamamen kendine ozgu bir kulturu var. Dogu Avrupa ve Rusya deseniz hala  "post Berlin Wall"  yani  "Berlin Duvari sonrasi"  sendromu yasiyorlar. Orta ve Bati Avrupa'nin paylastigi degerler birbirine daha yakin. Kuzey Avrupa ise  "progressive nations"  denen cinsten, yani yeniliklere daha acik ve statukodan diger Avrupa ulkelerine nazaran biraz daha uzak. Ancak hepsinin ortak ozelligi Hristiyan olmalari (Bosna-Hersek gibi birkac ulke haric). Sanirim Avrupa Birligi'ni icindeki tum ayriliklara ragmen birlik yapan ozelliklerden biri de bu. 

Benim en cok ilgimi ceken ise bu yazinin konusu olan laikligi bu ulkelerin uygulama sekli. Avrupa ulkelerinde din ve kilise gunluk hayatin iliklerine kadar islemis durumda. Almanya'da ulkeyi yoneten partinin adi  "Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi". Avusturya'da insanlar  "din vergisi"  adi altinda bir vergi oduyorlar. Italya'nin ortasinda zaten Vatikan gibi ayri bir ulke var, insanlar kollarinda-bacaklarinda-yanaklarinda hac seklindeki bilezik ve dovmelerle geziyorlar. Papa'nin en buyuk hayranlari Guney Irlanda'dan cikiyor. Avrupa'dan cikin, Latin Amerika'ya gidin orada da durum farkli degil. Katoliklik Latin Amerika'ya Ispanyollar tarafindan pek de nazik olmayan yontemlerle bir nevi zorla kabul ettirilmis olmasina ragmen bugun Latin Amerika Katolik kimligiyle gurur duyuyor.

Benim esim bir Katolik. Liseye kadar sadece erkeklerin oldugu Katolik bir okulda okumus. Ancak ne onu tanimadan once ne de onu tanidiktan sonra herhangi fanatik veya dogmatik bir dusuncesini veya davranisini ne gordum ne de duydum. Katolik evliliklerde kilise seremonisi cok onemli, resmi nikah sadece birkac davetlinin ve sahitlerin katilimiyla yapilan sembolik bir imza atma toreni. Esim kilisede evlenmek istedi, ancak sonradan kilise nikahinin uzun prosedurlerine takilmamak icin Ankara'da Turk geleneklerine gore evlenmemizi kendisi teklif etti. 10 yil once tum bunlari gozlemlemeye basladigimda bir zamanlar burokrat olan esimin Katolik enistesine su soruyu sordum: "Dinin bu kadar on planda oldugu ulkenizde laik bir sistem mi var?"  "Evet" dedi.  "Peki dinle bu kadar hasir nesirken laik oldugunuzu nasil iddia ediyorsunuz?"  dedigimde ise sorunun icerigini anlamadigindan cevap veremedi. Yani anlayacaginiz din ile ilgili alip veremedikleri herseyi Orta Cag dedigimiz karanlik donemde halletmisler ve dinleriyle baris imzalamislar.

Bu baglamda Islamiyet'e baktigimizda ise durum tam tersi. Dunyada nufusu musluman olan ulkelere baktigimizda hemen hemen hepsi ya kati ya da ilimli Islam modeliyle yonetiliyor. Din kulturun bir parcasi olmaktan ziyade gunluk hayatin kurallarini belirleyen bir yonetim sekli olarak algilanmakta. Din dogasi geregi icinde dogmayi ve biati barindirdigindan hukmettigi insanlar arasinda isyan duygusunu ister istemez tesvik ediyor. Ornegin Victoria's Secrets ic camasirlarinin en cok satildigi ukelerin basinda Iran geliyor. Dunyada musluman olan-olmayan tum ulkeler icinde laikligi radikal bir sekilde uygulayan tek ulke var, o da Turkiye. Bu da Ataturk sayesinde oldu. Ataturk'un tavizsiz bir sekilde uyguladigi  "radikal laiklik" hem bugunku modern Turkiye'yi kurdu hem de yine bugunku laik-musluman tartismasinin fitilini atesledi. Olumlu veya olumsuz, icinde radikal unsurlar barindiran her ortamda oldugu gibi radikal laiklik karsiliginda bugunku din eksenli Turk siyaseti dogdu. Din eksenli politikanin Turkiye'de bu kadar basarili olmasini sadece AKP'nin basarisi olarak gormek dogru olmaz. ABD Irak'i isgal ederek zaten dunya politikasini din eksenine oturttu, AKP bu ruzgari da arkasina alarak pupa yelken din denizine acildi. 

Ataturk Turkiye Cumhuriyeti'ne  "radikal laik"  damgasini vurmamis olsaydi Turkiye Cumhuriyeti en azindan Suriye gibi ilimli bir Islam Cumhuriyeti olarak dogar ve bence bugunku Arap ulkelerinden bile daha geride olurdu. Ataturk gibi bir liderin Turkiye'den cikmasi Turkiye gibi cetrefilli bir ulkenin bana kalirsa en buyuk sansi olmus. Ataturk'un yarattigi bu  "radikal laik"  rejimi bugune kadar anayasayla koruduk, askerle koruduk ve hic kimsenin dokunmasina izin vermedik. Ancak dunyanin din eksenine oturmasiyla Turkiye'nin de Pandora Kutusu acildi. Dogrusunu isterseniz ben kutunun acilmasindan yanayim. Konusup tartisalim ki yeni dunya duzeninde Turkiye'yi daha guclu nasil konumlandirabilecegimizin yollarini bulalim. Tartisirken dinimizle barismanin ve dinimizi de kucaklamanin yollarini arayalim. Ancak bu tartismalar esnasinda insanin tuylerini diken diken eden gelismeler de yasanmiyor degil. Turbaniyla zorla derse girmeye calisan 10 yasinda dunyadan bi-haber bir cocuk, telefon dinlemeleri, yersiz tutuklamalar, "vur abaliya" seklinde orduya yuklenmeler, vs. Bir de tum bunlarin ustune ciyak ciyak bagiran bir medya. Ortalik toz-duman.

Uzun lafin kisasi, din eksenli yeni dunya duzeninde benim hayalimdeki Turkiye soyle:

1. "Radikal laik" degil de sadece "laik" olan bir Turkiye

2. "Laiklik elden gidiyor!" veya  "Imam Hatip'li olmakla gurur duyuyorum"  gibi ucuz din somurusunun yapilmadigi bir Turkiye

3. Oruc tutmanin veya tutmamanin mesele yapilmadigi, Ramazan cadiriyla ickili lokantanin yanyana oldugu bir Turkiye

4. CHP'nin cuma namazina katildigi ve bunu medyada afise etmek icin degil de halkla butunlesmek icin yaptigi bir Turkiye.

Benim bu yil Noel Baba'dan istediklerim bunlar. Umarim Turkiye'deki herkesin dilegi de birgun yukaridaki liste gibi olur.

Noel icin gelin gibi suslenmis, isil isil Viyana'dan hepinize sevgiler!

Laik Aydede :D

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Birkaç ışıl ışıl Viyana fotoğrafı da koysaydınız :)

Adsız dedi ki...

Ayrıca laik Türkiye ile ilgili temennilerinize de aynen katılıyorum. Keşke elimizde bir sihirli değnek olsa da o Türkiye'yi bir dokunuşta yaratabilsek. Ama Türkiye mozaiğinde bizim gibi düşünenler kadar ılımlı ve uzlaşmaya açık olmayan kalabalıklar da var. Ötekinin yaşam tarzını külliyen reddetme ve yok sayma yaklaşımında olan, fanatik dinciler kadar fanatik laikler de yok mu? Ben de yeni yıl dileklerinizin ucuna "uzlaşmaya niyetli kalabalıkların artması" temennimi ekleyeyim o zaman...

Aydede dedi ki...

Merhaba Adsiz :) Yakinda birkac guzel Viyana fotografiyla sayfami susleyecegim, hosuna gidecegini umarim.