Hurriyet

20 Aralık 2010 Pazartesi

Yaslilar icin Mutluluk Sigortasi Var mi?

Dingin ve huzurlu bir sekilde yaslanan kimseye rastlamadim. Yaslanirken huzurlu mu olunur diyeceksiniz, haklisiniz, yaslanmak dogasi icabi sonlanmayi cagristiriyor. Kurabiye pisirip masal kitabi okuyan pamuk dede/nene gibi yaslilar sadece masallarin urunu. Yaslanmak, yillarin getirdigi yorgunluklarin ve ice atilan ofkelerin futursuzca yerlere sacildigi bir donemi cagristiriyor bende. Insan yaslaninca artik sabretmek istemiyor, her yemegi de begenmiyor, herkesle sohbet etmek yerine sadece dost bildikleriyle kaliteli zaman gecirmek istiyor.

Yasliliga nasil hazirlanmali? Bu zor gecisi en yumusak hale getirmek icin onceden neler hazirlamali? Para onemli bir faktor tabi. Ancak asagida sayacaklarimla karsilastirildiginda elde edilmesi en kolay olanlarin basinda geliyor bence. Zengin bir emeklilikten bahsetmiyorum, duzenli bir gelir ve calismayla fazla sarsintili olmayan bir emeklilik donemi hayal degil. Asagidaki faktorlerin insanin yaslilik hayatini huzur icinde gecirmesi icin paradan cok daha onemli oldugunu dusunuyorum:

1. Insanin sirtini yaslayabilecegi bir hayat arkadasi. Etrafimda yaslilik donemine  en azindan "tahammul edebildigi"  bir partnerle giren kisilerin sayisi bir elin 10 parmagini gecmez. Insanin yaslilik donemine partnersiz girmesinin bircok sebebi olabilir; erken olum, bosanmalar, hic evlenmeme, vs. Dolayisiyla insan esini secerken "ben bu kadina/adama omur boyu tahammul edebilir miyim?" sorusunu soruyor ve de buna olumlu cevap aliyorsa daha az turbulansli bir yasliligin kapisini hafiften aralamis demektir.

2. Saglik. Insan, hayati boyunca oyle silsilelerden geciyor ki, yaslanmanin getirdigi eskimenin haricinde saglik bircok ic ve dis etkenden dolayi cok hirpalaniyor. Dolayisiyla erken yaslarda sagliga gosterilen ozen daha dingin bir yasliligin yolunu aciyor.

3. Sosyal cevre. Bazilari der ya, "emekliligimi kucuk bir sahil kasabasinda, kendi yetistirdigim domates ve patlicani yiyerek gecirecegim" diye. Ben sahsen kendim icin bunu tahayyul edemiyorum. Insanin yaslandikca etrafinda daha cok dosta ve sevgiye ihtiyaci oldugunu dusunuyorum. Dolayisiyla insanin kendisini iyi hissettigi bir sosyal cevre yaratmasi ve bunu olanca gucuyle muhafaza etmesinin daha huzurlu bir yasliliga dogru atilan onemli bir adim oldugunu hissediyorum.

4. Bardagin dolu kismini gormek. Bu sadece yaslilik donemi icin degil, hayatin her doneminde yapilmasi gereken birsey. Ancak yasliligin dogasinda bulunan kotumserlik, panik, bezginlik, v.b. negatif duygulari az da olsa kontrol altinda tutmanin yollarindan biri de Polyanacilik oynamak olabilir.


Ben hic yasli olmadim, dolayisiyla yukarida yazdiklarim haricten gazel okuma gibi gelebilir kulaga. Sadece etrafimda yaslanma surecine girmis insanlara bakarak yaptigim gozlemler bunlar. Yukarida saydiklarimin hicbiri parayla satin alinamaz. Ayrica bunlardan hicbiri (para da dahil) %100 bizim kontrolumuz altinda olamaz. Insan omrunde bir de  "sans"  veya  "kader"  denen faktor var ki bu faktor insani alasagi edebilecegi gibi goklere de cikartabilir. Ancak ozenli ve akilli bir yaklasimla bu saydiklarimin en azindan bir kismini elde edebilirsek  "mutlu bir yaslilik"  yasamak icin saglam bir temel atmis oluruz, degil mi? Ne dersiniz? 

Kafasinda kirk tilki dolanan ve kirkinin da kuyrugunu birbirine degdirmemeye calisan Aydede'den sevgiler :D

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Selam Aydede,
Ben de hiç yaşlı olmadım ama, aynen, yaşlılıkla ilgili gözlemlerim var. Tespitlerine katılmamak mümkün değil. Benim ekleyeceklerim ise şunlar: Bizim kültürümüzde maalesef yaşlılar hobisiz. İnsanın iş hayatı ile, yakın ailesi dışında sosyal hayat ile ilişkisinin, bedensel enerjisinin doğaldır ki azaldığı yaşlılık döneminde, gününü dolduracak, kendini üretken ve faydalı hissedecek meşgalelerinin olmaması yaşlıların mutsuzluğunun temel sebebi bence. O zaman da hayatla ilgili tek odak noktaları, varsa, çocuklarının ve torunlarının onlara ne kadar zaman ayırdığı oluyor. Beklentileri düzeyinde (ve genelde beklentileri realist olmuyor:)zaman ve ilgi göremediklerini düşündüklerinde de mutsuzlaşıyor, hatta bazen agresifleşiyorlar. Sitemler, laf çarpmalar, huysuzluklar arttıkça, insanları kendilerinden daha da uzaklaştırıyorlar, ve yalnızlıkları derinleşiyor. Halbuki onlar da genç oldular. Hayatın temposunu, gün içinde yetişecek onlarca şey olmasını, vs. biliyorlar... Ama buna rağmen, yapamadığınız ziyaretlerin, ya da edemediğiniz telefonların hesabını tutup, her fırsatta fatura ödetiyorlar, suçluluk duygusu yaratıyorlar. Ve yakınlardaki insanlar bile uzaklaşmaya başlıyor. Ama bizi kendilerine çeken, yanlarında içimiz ısınan, kendini özleten yaşlılar yok mu? Elbette var. Onların farkı ne? Her ziyaretinizi coşkuyla karşılamaları, her aradığınızda kendinizi önemli ve seviliyor hissettirmeleri, görevlerinizi aksattırdığınızda size fatura ödetmemeleri... Bence yaşlılıkta mutluluğun sigortası dışarıdaki hayatla ilişkiyi koparmamak, öğrenmeye ve merak etmeye devam etmek, meşgalesiz kalmamak ve insanlara sizinle vakit geçirdiklerinde sevgi ve huzur bulabildikleri bir sıcaklıkla davranmak... Söylemesi kolay da, bakalım biz becerebilecek miyiz? :)

Aydede dedi ki...

Bu yaziyi yazarken cok dusundum. Nihayetinde bilmedigim bir konu uzerine yorum yaptim. Hobi konusuna kesinlikle katiliyorum. Ve acikcasi huzurlu yaslanmayi ben becerebilecek miyim, hicbir fikrim yok :)