Hurriyet

16 Aralık 2010 Perşembe

Bana "sen sunu yapamazsin" de, hemen onu yapasim gelir :)

Herkesin bir bam teli vardir. Kimi surekli konusan insanlari sevmez, kimi surekli boburlenenleri sevmez, kimi goz onunde olmayi sevmez, kimi ise ikinci planda kalmayi sevmez. Benim en dayanamadigim sey ise sebepsiz yere birinin bana "sen sunu yapamazsin, unut onu!" demesi. Ayagimdaki nasira basilmis gibi hissediyorum bu zamanlarda. Ve bu cumleyi duydugumda beynimin otomatik olarak aldigi mesaj su: "Sen bunu bal gibi de yaparsin, neden olmasin!". Cocuksu bir tavir, degil mi? Bazen dusunuyorum da hayatim boyunca attigim onemli adimlarin bazilarini sirf  bana "sen bunu yapamazsin" dendigi icin atmisim. Bana inanmadiklari icin hirslanmisim ve calismisim. Calistigim isyerlerinden birinde birlikte calistigim ekip arkadaslarimdan teknik olarak daha donanimli konumdaydim. Sirketici egitim takvimi yayinlanmisti ve katilmayi cok arzu ettigim bir egitim vardi. Bu egitim icin sadece bir kisilik yer ayrilmisti. Ancak departman sorumlumuz is arkadasimin benden daha az donanimli olmasini sebep gostererek egitime arkadasimi gondermeye karar verdi. Ne kadar hayal kirikligina ugradigimi hatirliyorum! Baska bir ornek de calistigim baska bir sirketten aklima geliyor. Uluslararasi bir ekibimiz vardi ve ekip icinde belli insanlar deneyimlerine ve donanimlarina gore ekip liderligine yukseltiliyordu. Ben bu iki kriteri de karsiliyordum ancak ekip liderligi sirasi bir turlu bana gelmiyordu. Karar mekanizmasina dahil olan mudurlerden birine bunun sebebini sordugumda bana aynen su cevabi verdi: "Cok fazla hayal kurma, senden once Maria var." Maria donanim ve deneyim acisindan benden daha gerideydi, dolayisiyla Maria'nin neden benden daha oncelikli oldugunu sordugumda su cevabi aldim: "Iste!" Bam telime basilan bir olay daha! Peki ben bu iki olayda ne mi yaptim? Kesinlikle beynime giden mesaji takip ettim: "Sen bunu bal gibi de yaparsin, neden olmasin!". Birinci olayda departman mudurune ugradigim hayal kirikliginin buyuklugunu anlattim ve sirf "daha cok bildigim" icin cezalandirilmis olmanin ne kadar haksiz ve kifayetsiz oldugunu 2 gun boyunca anlattim. Ve hemen ek bir kadro acildi ve ben de egitime cok severek katildim. Ikinci olayda ise konuyu aninda kurumun en basindaki kisiye tasidim ve verilen bu tip kararlardaki departman politikasinin keyfi oldugunu ve bu durumda devam etmem icin pek bir sebep kalmadigini soyledim. Ve 3 saat icinde programin degistigini ve bir sonraki projede ekip lideri olarak atandigimi hatirliyorum.

Bu hikayeleri neden mi anlattim? Hepimizin basina uc asagi-bes yukari ayni olaylar geliyor. Bu tip olaylarda:

1. yaptiginiz isi hakkiyla yapiyorsaniz,
2. kendinize guveniyorsaniz,
3. bulundugunuz ortam icinde az da olsa rest cekebilecek bir durumdaysaniz,
4. ve de en onemlisi yaptiginiz isi seviyorsaniz

sessiz kalmayin derim. Konusun, hakkinizi arayin, talep edin. Gunumuzde kalifiye eleman sayisi gittikce artiyor ancak kalifiye isler ayni oranda artmiyor. Dolayisiyla konusan, talep eden kazaniyor. Aglamayana emzik yok misali :)

Viyana'dan sevgiler!

Aydede

Hiç yorum yok: