Hurriyet

17 Kasım 2010 Çarşamba

Hayatimdaki "Cesur ve Guzel" Kadinlar ve Erkekler

Cesur ve Guzel isimli pembe diziyi hatirlar misiniz? Hani bir Forrester Ailesi var ve dizi bu aile bireylerinin birbirleriyle ve cevreyle olan iliskilerini anlatiyor. Bu yazida deginmek istedigim kesinlikle bu dizideki karakterlerin cevirdigi entrikalar degil :) Aksine bu ve benzeri diziler insanin degisen ihtiyaclarini cok basit (hatta bazen de oldukca avam) bir sekilde ortaya koyuyor.

Maslow Ihtiyaclar Hiyerarsisi vardir, insanlarin gereksinimlerini kategorize eder. Bu teoriye gore insanlarin ihtiyaclari bir piramit seklinde gelisir, asagidaki gibi:



Insanin ihtiyaci, bu piramidin en altindan baslar ve tatmin edilen her ihtiyac bir ustteki ihtiyacin otomatik olarak dogmasini saglar, bu teoriye gore insan dogasi boyle isliyor. Insan omrunun ortalama 70 yil oldugunu varsayarsak bu ihtiyaclarin hepsini gidermek ve piramidin en tepesine ulasmak icin oldukca zaman var. Ancak bazi "sansli" insanlar var ki onlar bu piramidin tepesine genc yaslarda ulasiyorlar. Bu durum olagandisi oldugu icin de bu en tepedeki noktadan sonra cizmeleri gereken rotayi bulmakta zaman zaman zorlaniyorlar.

Aklima gelen en carpici orneklerden biri kariyerinin zirvesindeyken evlenen ve cocuk doguran bir kadin. Yaptigi evlilik maddi ve manevi acidan kendisini doyuran bir evlilik ise bu kadin piramidin basamaklarini hizli bir sekilde tirmanmaya basliyor. Ilk yillar bebeklerin bakimiyla ve guvenligini saglamakla geciyor. Ne zaman ki cocuklar buyuyup kendilerine yetmeye basliyor, kadin tekrar biraktigi o isiltili kariyerini ariyor. Beyni hizla calisiyor, cocuklarin olmasiyla daha da gelisen duyulari tamamen hareket haline geciyor ve basliyor kafasinda isiyle ilgili fikirler uretmeye. Ancak calismaya baslarsa bu sefer amac farkli olmali. Piramidin basamaklarinin neredeyse en tepesine ulasmis durumda. Dolayisiyla bu seferki is kadinin kendisini tatmin etmesine ve hayatinda sadece kendisine ait bir alan yaratmasina hizmet edecek. Tam kollari sivamis bu hayalini hayata gecirecekken kocasinin baska bir ulkeye veya sehre tayini cikiyor, valizler toplaniyor, esyalar kutulara sigistiriliyor, ve en onemlisi cocuklarin bu degisimden en az etkilenmelerini saglamak adina annenin harekete gecmesi gerekiyor. Ve bu "cesur ve guzel" kadinin kariyerinin ikinci bahari daha baslamadan bircok soru isaretiyle kusatiliyor.

Ozellikle uluslararasi ortamlarda gorev dolayisiyla yillar boyunca ulke ulke gezen ailelerin hayati oldukca isiltili. Nitekim bu insanlar dunyadaki bircok insanin sahip olmadigi bir sansa sahipler. Degisik bircok ulkede yasiyorlar, yeni insanlarla tanisiyorlar, paha bicilmez bir kariyere sahip oluyorlar, kisacasi "dunya vatandasi" oluyorlar. Ancak madalyonun bir de obur tarafina baktiginizda boylesine siradisi bir hayati secen "cesur ve guzel" bir kadinin kendisiyle yaptigi ic muhasebeye tanik oluyorsunuz ki bu da insanoglunun her zaman "yeniyi" ve "baskayi" aradiginin en guzel gostergesi.

Simdilik Viyana'dan tum "cesur ve guzel" kadinlara sevgiler :)

Aydede

Hiç yorum yok: