Hurriyet

18 Ekim 2010 Pazartesi

Dine sahip cikmak kulture sahip cikmak midir?

Bugun Viyana'da basima gelen bir olayi anlatmak istiyorum. Taksiye bindim, cocuklarimla Turkce konusuyorum. Taksi soforunun okudugu gazetelerden anladigim soforun bir Arap oldugu. Yolda sen sakrak konusuyoruz ve taksi soforu bana sordu: "Sind Sie Turkin?" Yani "Turk musunuz?". Ben "evet" dedim. Ikinci soru geldi: "Warum tragen Sie nicht ein Kopftuch?" Yani "neden basortusu takmiyorsunuz?" Bu soru Viyana'da karsilastigim egitimsiz her gocmenden bana yoneltilmistir. Ben de cevap verdim: "Turkiye'de kadinlar isterlerse basortusu takarlar, istemezlerse takmazlar. Ben de istemeyenlerdenim." Bu arada burada mahalle baskisindan ve "Turkiye nereye gidiyor, biz de aslinda basortusune dogru kosar adimlarla ilerliyoruz" gibi polemiklere girmek istemiyorum, bu baska bir yazinin konusu. Anlatmak istedigim Arap ulkeleri sosyal yasamlarini Islamiyet cercevesinde sekillendirdiklerinden basortusu takmayan Musluman bir kadin onlarin gozunde kendi ozune, kulturune ve dinine hiyanet eden biri. Bunu acik bir sekilde taksi sofirunun gozunde gordum, tabi bana hizmet veren tarafta oldugu icin daha da ileri gidemedi.

Benim aklima takilan soru ise su: Din kulturun bir parcasi midir, yoksa ikisi tamamen ayri sepetlerde degerlendirilmesi gereken sosyal olgular midir? Benim icin cevap cok net. Din kulturun bir parcasidir. Hem icinde bulundugu kulture gore sekillenir hem de icinde bulundugu kulturu sekillendirir. Bazi kulturlerde (Arap kulturleri veya herhangi baska bir tutucu Katolik kulturu gibi) daha on plana cikar, sosyal ve kulturel hayatta daha baskin bir rol oynar, bazi kulturlerde ise (laik devletlerde ornegin) daha pasif bir rol oynar.Ancak her iki durumda da dine sahip cikmamak bence kulture sahip cikmamakla esdegerdir.

Buradan hareketle Turkiye'de su anda tartisilan turban veya basortusu (isim onemli degil) sorununa bakarsak sirf kiyafetinden dolayi bir takim insanlarin okuma haklarinin elinden alinmasi bence kulturun cok sert sekilde dislanmasidir. Kilik-kiyafetinden dolayi herhangi bir haktan mahrum kalmak o kulturun parcasi olan insanlarin ve kulturun tamamen dislanmasidir. Ve bunun iyi bir sonuc vermeyecegi asikar. Turkiye gibi basinda asirlardir cok buyuk oyunlar oynanan bir ulkede yaratilan bu dislanma -hani her zaman deriz ya- ulkemiz uzerinde kirli emelleri olan ulkelerin eline altin tepside sunulmus bir firsattir.

Peki ne yapmali? Yapmamiz gereken kulturumuze ve bunun bir parcasi olan dinimize sahip cikmak. Turban veya basortusu uzerinden mazlum edebiyati yapanlara ve "basortululerin sayisi artiyor, laiklik elden gidiyor" diye yaygara koparanlara bir dur demek. Yani tum siyasi partileri bu konu uzerinde uzlasma yapmalari icin zorlamak. Biz Turkiye'yiz ve dinimiz Islam, kulturumuzun cok buyuk bir parcasi. Din uzerinden oynanan oyunlara alet olmak yerine dinimizle ateskes yapip, sosyal hayat icindeki yerini layikiyla belirleyip bu defteri artik kapatmamiz lazim.

Bugun dunyanin her yerinde herkes bir din savasidir tutturmus gidiyor. Kiliselerle camiler yaristiriliyor, camiler yikiliyor, papazlar olduruluyor. Turkiye olarak dini "ocu" goruntusunden cikarip sosyal yasantimizin "bariscil ve sevimli" bir parcasi haline getirebildigimiz gun ulkemizi tutabilene askolsun!

Sevgiler, selamlar.

Aydede

Hiç yorum yok: