Hurriyet

23 Haziran 2011 Perşembe

Hayatın Ritmini Buldun mu?

Bir konsere gittiğinizi düşünün. Konser alanına vaktinden erken varırsanız orkestranın provasına denk gelirsiniz. Her müzik aleti birbirinden ayrı bir şekilde akort edilir ve bu aşamada çıkan sesler oldukça rahatsız edicidir. Çünkü ortak bir ritmleri yoktur. Ne zamanki konser başlar ve aletler aynı notaları ve aynı ritmi aynı anda takip etmeye başlarlar, işte o zaman ortaya inanılmaz bir müzik ziyafeti çıkar. Aslında bu ziyafeti ortaya çıkarmak ve 2 veya 3 saat boyunca aynı tempoda sürdürmek hiç kolay değildir. Müzisyenlerden biri o gün hasta olabilir ve konseri zar zor bitirir. Veya her müzisyen aynı derecede yetenekli değildir. Kemancı kemanını çalmaz, kemanıyla adeta sevişir. Beri taraftan gitarist sadece notaları takip ederek gitarını çalar, ruhunu katmaz, katamaz. Ama şu veya bu şekilde orkestra elemanları aynı ritmin etrafında buluşarak konseri tamamlar.
Hayatta da böyle değil mi? Hayatla ilgili farkındalık ergenlik çağında başlar. Ancak henüz hayatı akort etme aşamasındayızdır. Çıkan sesler her zaman ahenkli olmayabilir. Bazen çok tiz, bazen çok tok sesler çıkabilir veya hiç ses çıkmayabilir. Ergenlik bitince akort da tamamlanmış olmalıdır ki konser başlasın. Güzel bir konser verebilmek için gerekli olan bütün müzik aletlerini baştan yerine koymak gerekir. Aletlerden birinin eksikliği konserim ahengini ve ritmini bozacak, tadını kaçıracaktır. Konser başladıktan sonra bazı aletler oyunbozanlık yapabilir veya bozulabilir. Burada diğer aletler devreye girerek bozulan aletin yerini doldurarak ritmi korumaya çalışacaklardır.
İnsanlar hayatın ritmini değişik şekillerde ve değişik müzik aletleriyle bulur. Kimi için evli ve çocuklu bir hayat yaşam ritminin olmazsa olmazıdır. Kimi ise özgür ve bağımsız olduğu sürece ritmi tutturabilir. Kimi hayatın ritmini çalışarak bulur, ofise gitmediği zaman hayatın durduğu zamandır. Kimi ise kendisini spora adar, sporsuz 1 gün bile geçiremez. Tüm bu örneklerde orkestra elemanları birbirinden tamamen farklidır. Ancak hepsinin ortak noktası ritmdir, harmonidir.
Bir insanın 20’li yaşları hayatının ritmini bulması açısından çok önemli bir dönem. İnsanın 20’li yaşlarında yaptığı seçimler hayatının geri kalanını bir daha geriye dönülmeyecek şekilde etkiliyor. Yani 20’li yaşlarda verilen kararlar bir ömür boyu peşimizden geliyor.
Peki orkestranın şefi kim? Bazen kişinin kendisi bazen de seçtiği müzisyenlerden biri. Öyle zamanlar oluyor ki insan kendi kurduğu orkestranın zaman içinde sadece bir parçası oluveriyor. Ya da orkestranın şefliğini ömür boyu kimseye bırakmıyor.
Sizin orkestranın şefi kim?

Hiç yorum yok: