Hurriyet

26 Ekim 2012 Cuma

Bencil olmak pek de kötü sayılmaz

Mutlulukla bencil olmak arasında sanırım doğru bir orantı var.
 
Birçok kişi bu çıkarıma  "Aaaa, nereden çıktı şimdi bu, olur mu öyle şey!"  diyebilir. Ancak ben herkesin ne dediğinden ziyade kendimi nasıl hissettiğimle ilgileniyorum şu sıralar.
 
Terk edilen kadınlar derler ya; "saçımı süpürge ettim, yine de yaranamadım"  diye.
 
Veya iş yerinde istediği terfiyi yıllar geçse de alamayan biri  "yıllardır her dediğini yapıyorum, her seferinde ilk yardımına koşan ben oluyorum, yine de yaranamıyorum!"
 
Gerçek şu ki hayat kendisine iyi davranmayan ve gerekli özeni göstermeyen kişilere iyi davranmıyor, hatta bu kişileri hor kullanıyor.
 
Aksine, kendisini hayatın merkezine koyan ve kendi mutluluğunu ön plana koyan kişilere ise sanki daha bonkör davranıyor.
 
Hayatını çocuklarına adamış kadınlara bakıyorum, etrafta pijamayı andıran eşofman takımlarıyla ve genel anlamda boşvermiş bir edayla geziyorlar. Hayatına çocuklarla birlikte farklı başka şeyler üreterek devam eden kadınlara baktığımda ise daha özgüvenli ve sakin kişilikler görüyorum.
 
Veya iş yerlerine bakın. Her talebe  "evet"  diyen ve gece yarılarına kadar çalışan kişiler genelde yorgun ve bıkkın bir ifadeyle güne başlıyorlar. Ancak belli bir iş disiplini çerçevesinde çalışan ve "hayır"  diyebilen insanların sabah ofise girişleri de enerji yüklü oluyor. 
 
Burada yalnız kalma pahasına bencil olmaktan bahsetmediğimi anladınız, değil mi? Lütfen kendinizi sevin ve hoş görün. Hayat kendinizi sevdiğiniz derecede iyi davranacaktır size.
 
Sevgi ve mutluluk dileklerimle ...


Hiç yorum yok: