Hurriyet

26 Mart 2011 Cumartesi

Ikna Kabiliyetin Ne Kadar Yuksek?

Bana gore yasamda basariya ulasmanin bir tek yolu var. O da etrafinizdakileri ikna edebilmeyi basarmak. Bir dusunsenize, neredeyse dogdugumuz andan itibaren istediklerimizi elde etmek icin hep birilerini ikna etmek durumundayiz. Bebekken bunu aglayarak yapmaya calisiyoruz. Buyuyup de konusmaya basladigimizda ise gozyaslarinin yerini kelimeler aliyor - Deniz Seki'nin  "sozyaslari"  gibi :D. Gercek su ki istedigimiz her ne ise onu elde etmenin yolu etrafimizdakileri ikna edebilmekten geciyor.

8 aylik bebegin elindeki oyuncak yere dusuyor ve kalkip alamiyor. Basliyor aglamaya. Annesi gelip de oyuncagi eline verene kadar bebek sesini gittikce yukselterek aglamaya devam ediyor, ta ki oyuncagi tekrar eline gecirene kadar. Buyuyunce aglamak sokmuyor tabi :D Artik aglamanin yerini kelimeler aliyor. Satis uzmani misiniz? Ay sonunda beklediginiz primle tatile cikmayi hayal ediyorsunuz. Oncelikle musterileri sizin urununuzu almak icin ikna etmeniz gerekiyor. Veya yillardir emek verdiginiz bir isiniz var. Artik isinizde o kadar uzmanlastiniz ki etrafinizdaki herkes size fikir danisir oldu. Dolayisiyla terfiyi en cok kendinizin hak ettigini dusunuyorsunuz. Ama gelin gorun ki patronunuzu ikna etmeden terfi etmeniz cogu zaman neredeyse imkansiz. Aile iliskilerinde de ikna kabiliyeti onemli. Cocugunuzun kendisine dogru bir yon cizmesini istiyorsunuz. Cocukken bir lolipopla ona istediginizi yaptirabilirken buyuyunce lolipopun artik ise yaramadigini bazen dehset icinde fark ediyorsunuz. Ozellikle hormonlarin tavan yaptigi ergenlik caglarinda cocugunuzun raydan cikmasini engelleyecek yegane arac yine ikna kabiliyetiniz. Veya birbirine deli-divane asik bir cift dusunun. Sanmayin ki erkek kadinin her istedigini sak diye yapar. Kadinin istedigi bircok seyi elde etmek icin erkegin agzindan girip burnundan cikmasi gerekebilir. Boyle bir surecte aradaki  "ask"  sadece ikna surecini daha sevimli kilabilir, o kadar :D

Cogu insan konumunun kendisine verdigi  "otorite"yi kullanarak etrafindakilere her istedigini yaptirabilecegi yanilgisina duser. Anne sanar ki anneligin verdigi otoriteyle cocugu omur boyu her dedigini yerine getirecek. Veya yonetici bekler ki pozisyonunun kendisine tanidigi otoriteyle calisanlarina istedigini sak diye yaptirabilecek. Halbuki gercek oyle degil. Pozisyonlarin getirdigi otoriteler icinde yasadigimiz topluma bir hiyerarsi, bir duzen getirir. Ancak bu demek degildir ki otoritenin var oldugu her yerde isler her zaman yolunda gidecektir. Otorite, ancak ikna kabiliyeti ile birlestigi zaman basariya giden kapiyi acar.

Peki tum ikna kabiliyetimize ragmen istedigimizi elde edemezsek, yani basarisiz olursak ne olur? Buna da  "olgunlasmak"  diyorlar sanirim :D

Sevgiler! 

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Fazla Nietsche okumus gibiyiz.Bu ikna kabiliyeti degil,sadece iletisim kurma becerisi olabilir.Amac ikna degil hayatta,sadece iletisim kurma istegidir.Insan iletisimi tam yakaladiginda ortaya cikan pozitif durum(kendisine gore) bir ikna yetenegi ise vay halimize."Ikna"ben dogruyumdur,benim istedigim hersey dogrudur,demektir;bunu hayatin her noktasinda yapmaya calisan 'sorunlu' insan tiplemesine girer.Oysa cogumuz her normal insan gibi sadece ve sadece iletisim kurmak isteriz "ikna" degil....

Adsız dedi ki...

Yazının girişini okurken, "İşte, paylaşabileceğim bir yazı geliyor" diye düşünmüştüm. Ancak yazının sonuna doğru ya ilgi kaybolmuş ya da yazar amacına ulaşmış olacak ki devamı gelmemiş... Bence devamı üzerine çalışılıp, 'parça' açılırsa okuyanların eve bir şey götürebilecekleri ciddi bir potansiyel var. Devamını isteriz :)

Bir de; adamın adı 'Nietzsche'. Fazla okuyanı eleştirirken, eleştirenin de en azından okuduğu adamın adını doğru yazması beklenir. Konu görecelidir, 'İkna ne demektir?' başlıklı konuda yorum yazılacaksa, bir blog açılması topluma çok daha yararlı olacaktır...

(Bu arada Nil hanımla da mezun listesi dışında bir tanışıklığımız da yoktur)

Aydede dedi ki...

Adsiz merhaba,

"Ikna" aslinda ilginc bir konu. Bunun icine iletisim, iletisimsizlik, inatcilik, sabit fikirlilik, satabilme kabiliyeti, tatli dil gibi bircok kavram giriyor bence. Yazdigim yazi "ikna" olgusuna bir girizgah olabilir sadece. Konunun senin de ilgini cektigi belli.

Adsız dedi ki...

Evet, bence ikna'nın dinamiklerine dair aşağı yukarı her geminin kaptanının (ister sandal olsun ister şilep) belli bir bakış açısına sahip olma ihtiyacı var.

İkna üzerine yazılmış okuduğum en güzel kitaplardan biri 'İknanın Psikolojisi' - Robert B. Cialdini, bu satırları okuyan herkese tavsiye ederim.