Hurriyet

2 Şubat 2011 Çarşamba

Insan Kendi Evinde Kendini Yabanci Hisseder mi?

Hisseder. 10 yillik bir ayriliktan sonra bugun Istanbul’daki evimdeki ilk gunum.  Peki ben kendimi nasil mi hissediyorum? Yabanci. Yerlestigim ev benim kendime ait ilk evim. Tapusu bende, yani kendimi gercek anlamda  “evimde”  hissetmeliyim, oyle degil mi? Hayir, oyle degil. Evdeki tum mobilyalari A’dan Z’ye ben tasarladim ve bir mobilyaci da bunlari benim icin yapti. Allah icin tam dusledigim gibi yapmis, ellerine saglik. Ama bende hala tik yok. Mobilyalari kucaklayasim gelmiyor veya yeni buzdolabimin sahane ic hacmi ayaklarimi yerden kesmiyor. Buyuk oglum cok tatli, hayatindan memnunmus gibi davranmaya calisiyor. Ama arada sirada kendine hakim olamayip tekrar Viyana’ya  donmek istiyorum diyerek mizirdaniyor. Kucuk oglum yasi geregi olaydan daha bir bi-haber. Ama o da garip birseyler oldugunun farkinda. Koskocoman Mickey Mouse’lu ve Donald Duck’li yeni yatagina ragmen o da kendini evinde hissetmiyor. Etrafimizda bize ev hissiyati veren tek unsur canim annecigim. Iyi ki o var, yoksa buyuk ihtimalle geldigimiz ucakla gerisin geri donerdik valla J
Her neyse, siz benim bu kadar sizlandigima bakmayin. Her insan kendi evini kendi kurar ve istedigi yerde kurar. Yeter ki kendini mutlu eden bir esi, bir isi, ailesi ve dostlari olsun. E simdi buraya zaten is icin geldik, dolayisiyla yeni hamleler uzerinde calisiyoruz. Iyi bir es cok sukur var da buraya 2 ay sonra gelecek, dolayisiyla onumuzde 2 aylik bir alacakaranlik kusagi var. Aile ve dostlar ise buradalar, biliyorum da once kendimi ve cocuklari biraz oturusturup ondan sonra aile ve dostlarla gecirecegimiz doyumsuz zamanlarin planlarini yapmak lazim.
Isterdim ki Istanbul’daki ilk yazima soyle bir baslangic yapayim: Yuppiii, evime dondum nihayet, tasini topragini optugum memleketim! Ama ben terk ettigim yerde, yani Viyana’da da gayet mutlu bir hayat suruyordum. Ondan once Slovenya’da da rahatim cok yerindeydi. Yani Istanbul’a hayal kirikliklari sonucu gelmedim. Aksine son 10 yildir katettigim mesafeyi bir o kadar daha ileriye goturmek umuduyla geldim. Ayrica cocuklarimiz buyuyor ve onlarin kafasinda bir  “ev”  konsepti olusturmamiz lazim. Ve insanin kendini en cok evinde hissedecegi yer en nihayetinde yine kendi memleketi oluyor.
Bugun Istanbul yagmurlu. Ama hava bir o kadar da yumusak. Viyana’nin dondurucu sogugundan sonra buradaki hava bize iyi geldi. Annemin tum israrlarina ragmen cocuklarin iclerine kulotlu corap giydirmiyorum J Havadaki nemden dolayi cildim de yumusadi J Yani aslina bakarsaniz Istanbul bizi guzel karsiladi. Simdi is bize dusuyor. Kollari sivayip Istanbul’u evimiz yapmak icin ise koyulmaliyiz.
Birkac gun icinde yeni bir yazida bulusmak uzere.
Asya ve Avrupa’yi bagrinda barindiran Istanbul’dan merhaba ve sevgiler :D
Aydede    

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Bu sehir enteresan arkadasım,zira ilk kez geldiginde kendini feci yabancı hissedip asla yasayamam ben burda hissi ile bunalirken bir anda seni icine çeker, dunya uzerinde yaşanacak başkaca sehir olmadıgını sakince idrak edersin:)
İstanbul is unexpected just like life!

Aydede dedi ki...

"Sakince idrak etmek" kismi beni urkutmuyor desem yalan olur :D Merhaba!

cennebazz dedi ki...

Hoşgeldiniz evinize...
İstanbul hafif meşrep bir kadın gibidir oysa...İnsana aradığı herşey burada hissiyatı verir...
eksiğim yok fazlam var hissiyatı...İstanbul vatansızdır...İstanbul kendi başına bir vatandır...İstanbul kokusuna denizine havasına kız kulesine topkapı sarayına ve hatta kalabalığına itişine kakışına aşık olunası yerdir...
Hele bir bahar gelsin...
Güneş ışıl ışıl parlasın...
Ne viyana na başka yer...
Kapılacaksınız İstanbul büyüsüne ;))
ve dilerim herşey gönlünüzce olacak...
sevgiler...
cennebazz

Aydede dedi ki...

Tesekkurler Cennebaz, mesajin beni cesaretlendirdi :D

Aydede dedi ki...

Deniz selam ve tesekkurler! En kisa zamanda gorusmeyi cok isterim :D